top of page
  • Yazarın fotoğrafıAli Kaan Akçin

Bir Hilal Uğruna!


“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.”


Bugün Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Muzaffer ecdadımızın kanıyla sulanmış mukaddes vatan toprağı gavur çizmelerince çiğnenmesin; anamızın, bacımızın başındaki örtüye namert elini uzanmasın, şehadetleri dinin temeli olan Ezanımız susturulmasın diye “İslâm’ın izzet ve şerefi, Müslümanların haysiyet ve onuru” için verilen destansı mücadelenin, tarihe nakşedildiği yerdir ÇANAKKALE!


“Komutanım benim tüfek bozulmuş, tetik basmıyor” diyen askere; yüzbaşı: “Tüfek sağlam oğlum, senin parmağın kopmuş” denilen fedakarlığın adıdır ÇANAKKALE!

Bir İngiliz subayının not defterine “Ölü askerleri vardı; 14, 15, 16 yaşlarında asker çocuklar. Tanrı sizi inandırsın gülüyorlardı. İlk defa o gün kaybedeceğimizi hissettik.” yazdıran cesaretin adıdır ÇANAKKALE!


Takriben 215 kilogramlık top mermisini kaldıran ve İngilizlerin “Ocean” adlı en büyük gemisini vurarak harbin seyrini değiştiren Seyit Onbaşı’nın kahramanlığının ve imanının adıdır ÇANAKKALE!


Yemen’den, Halep’ten, Şam’dan ila ahir tüm Türk-İslam coğrafyasından vatan müdafaası için Çanakkale’ye gelen yiğitlerin vatanperverliğinin adıdır ÇANAKKALE!


Küfre topyekûn kıyam durulan ve bir hilal uğruna sönüp giden güneşlerin, bir devrin battığı yerin adıdır ÇANAKKALE!

Dedelerimizin bu şanlı direnişini İstiklâl Şairi M. Akif Ersoy “Birlik” şiirinde şöyle tarif ediyor:


“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.

Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;

Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,

Meğerki harbe giden son nefer şehid olsun.

Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,

Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,

Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar

Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar,


“Birlik” şiirinin son iki mısrası esasında bir harbin akıbetinin en başından belli olduğunu anlatıyor:


Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!”


Bu cephenin sarsılmayacağını idrak edemeyecek kadar kibirli ve küstah olan İngilizlerin “Boğazı 5 dakikada geçer, 5 çayını İstanbul’da içeriz.” güvencesiyle İtilaf Devletlerince muhasara altına alınan Çanakkale’de 108 yıl önce bugün sadece düşmanla harp edilmedi. Çanakkale’de yoklukla, yoksullukla, kıtlıkla da harp edildi.


Çocukluğumuz, o günlere şahit olmuş büyüklerimizin nesillere aktarılan hikayelerini dinlemekle geçti. Hikâye dediğimiz bu hadiselerin hakikat olduğu söylendiğinde kanımız do￾nardı. İşte bize büyüklerimizden nakledilen o hakikat:


“Evlat, siperde düşman atlılarının geçmesini dört gözle beklerdik. Zira düşman, atlarına iyi

yem/arpa yedirirdi. Bizde atların dışkısından topladığımız arpayı yiyerek atların leşlerinde

biriken kanlı suyu içerdik.”


Üzerinden 108 sene geçen Çanakkale Harbi hakkında şimdiye kadar yazılmış en güzel

edebi eser M. Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiiriyle yazımızı nihayete erdirir￾ken Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa ve Yarbay Selahaddin Adil Bey şahsında Ça￾nakkale’yi geçilmez kılan tüm vatan evlatlarına Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.


41 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page