O kadar çok unvana sahip ki burada yazmaya ne satırlar ne de zaman yetebilir Oktay Sinanoğlu'nu tanımlamaya.
Bilimin neredeyse her dalında bir şeyler üretmiş, onlarca ödül kazanmış, yüzlerce makale yayınlamış, pek çok kitap yazmış, onlarca öğrenci yetiştirmiş ve bilim dünyasına kazandırmış, eğitim-öğretime başlamasından hayata gözlerini yumana kadar aktif bir şekilde çalışmış ,günümüz Türk gençlerine ilham olmuş gerçek ve de örnek bir bilim insanı, son yüzyılın en parlak ve üretken beyinlerinden biri.
Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu'nun İtalya'da ki Başkonsolosluk görevi sebebiyle Bari şehrinde bulunduğu sırada, 25 Şubat 1935 senesinde dünyaya geldi.
Babası Nüzhet Bey Kavalalı(Yunanistan'da bir şehir) , annesi Rüveyda Hanım ise Selçuklular zamanından beri Ankara yerlisi. Nüzhet Bey 17 yaşından itibaren Atatürk'le çalışmaya başlıyor ve uzun seneler devam ediyor. İtalya da bulunduğu dönemde İtalyancaya, İtalyan ve Latin edebiyatlarına karşı büyük ilgi duyuyor. o yıllarda İtalyan edebiyatının örneklerini Türkçeye çeviren ilk yazarlardan biri oluyor. Çevirmiş ve yazmış olduğu pek çok kitaplardan birini oğluna ithaf ediyor ve kitabın başına şu şekilde not düşüyor.
"Bugün Oktay oğlum 11 günlük. Büyüdüğü zaman Türk ulusu için canla başla çalışması dileğiyle"
Yıllar sonra verdiği röportajlarda bu ve bunun gibi küçük nüansların kendisinin hayatında çok büyük yer ettiğini söylüyor Sinanoğlu.
İtalya da yaşamaya devam ederken İkinci Dünya savaşının patlak vermesiyle ülkeye dönen Sinanoğlu ailesiyle birlikte Ankara'ya yerleşti. Çocukluğu boyunca her zaman çok meraklı ,çok okuyan ;aslında her zaman merak duygusu diri olan bir çocuktu.
Eğitim hayatı boyunca da bu merak duygusunun arkasından giderek girdiği her eğitim kurumunu dereceyle bitirdi. Daha ilkokul sıralarından itibaren küçük Oktay'ın parlak beyni dikkat çekiyordu. Birinci sınıfta sınıf atlayıp beşinci sınıfa geçirildi. Ankara kolejinde başlayan eğitim serüveni boyunca da her dönemini birincilikle bitirdi. 1953 senesinde Ankara Tev Yenişehir Lisesini birincilikle bitirdi. Yüksek eğitimi için devlet bursuyla Amerika'ya gönderilen Sinanoğlu orada da rüştünü ispat edecekti.
Okul başvurusuna geç kalındığı için yarı dönemde Amerika'ya gittiğinden ötürü üniversitede sınav dönemiydi. Sınava girmeme hakkı tanınmasına rağmen girmek konusunda ısrarcı oldu. Amerika eğitim sisteminde üniversitede gösterilen pek çok konu bizim ülkemizde lise müfredatında bulunduğunu görünce o zaman pek şaşırdı .Sınavlardan tam not alması üniversitede büyük olay oldu. Daha sonrasında ilk senelerin bitirme sınavlarını vererek lisans eğitimini çok erkenden bitirdi
1956 da Amerika Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesinden kimya mühendisi olarak mezun oldu. Mühendislik mezunu olsa da bilimi temelden öğrenmek istediği için, mühendislikten çok temel bilimlere yöneldi .
1957 senesinde MIT den yüksek lisans için kabul aldı .İki sene sürmesi öngörülen yüksek lisansı yedi ayda tamamladı. Aynı yıl Sloan ödülünü kazandı.
ilerleyen süreçte doçentlik tezini 1958-1959 yılları arasında yine beklenenden çok kısa bir sürede teorik kimya üzerine yazdı.
1960'ta Yale Üniversitesinde öğretim üyesi oldu. 1 temmuz 1963 senesinde tam profesörlük unvanı alarak adından "batı da yetişen son üç yüzyıl içerisindeki en genç üçüncü profesör" diye bahsettirdi. Profesör olduğunda henüz 28 yaşındaydı.
21 aralık 1963'te Yale Üniversitesinde lisans eğitimi alan Paula Armbruster ile dünya evine girdi.
1964 senesinde Yale Üniversitesinde teorik kimya bölümünü kurdu. Yale'deki görevi boyunca, atom ve moleküllerin çok-elektron teorisi, Çözgeniter teorisi, kimyasal tepkime mekanizmaları teorisi, mikrotermodinamik ve değerlik kabuğu etkileşim teorisi üzerinde çalıştı.
1988 senesinde, laboratuvar ortamında birleştirilecek olan kimyasalların, birleştirmenin ardından nasıl tepki vereceklerini öngörebilmek amacıyla, kendi geliştirdiği matematik teorilerine dayanan devrimsel bir yöntem olan ve Sinanoğlu indirgemesi olarak adlandırılan yöntemini yayınladı. Yale'de 37 sene çalıştıktan sonra, 1997'de emekli oldu.
Yale'de çalıştığı süre boyunca, çeşitli Türk üniversitelerine, TÜBİTAK'a ve Japan Society for the Promotion of Science'a danışmanlık yaptı. 1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti Oktay Sinanoğlu'na ''Danışman Profesör'' unvanı verdi. 1975 yılında çıkartılan özel kanunla devlet tarafından kendisine "Cumhuriyet Profesörü" unvanı verildi. 1966'da kimya dalında "TÜBİTAK Bilim Ödülü"nü, 1973'te kimya dalında "Alexander von Humboldt Research Award"ı ve 1975'te "International Outstanding Scientist Award of Japan"i kazandı. 1973'te "Fahri Büyükelçi" olarak Japonya'ya gönderildi. Sinanoğlu ayrıca Nobel ödülü için iki defa aday gösterildiğini söylemiştir.
1997 yılında Yale'den emekli olmasının ardından Yıldız Teknik Üniversitesinde profesör olarak çalışmaya başladı ve 2002 senesine kadar Yıldız Teknik Üniversitesi kimya bölümünde çalışmaya devam etti.
İlk ilişkisi uzun süre devam etmemiş ardından Dilek Sinanoğlu ile evlenmiş ve bu evliliğinden iki çocukları olmuştur.
En yakınlarınca her zaman meraklı, yaratıcı ve çok yönlü olarak bilinen Sinanoğlu çalışmaktan her zaman zevk almış , çalışmanın yanında da pek çok konuda kendini geliştirmeye çalışmıştır.
Hem uçak pilotu, hem de gemi kaptanıdır. Saz çalar, dans eder, tabii ki de bol bol kitap okurmuş. Bilimin sayısal yönünün yanında özellikle Türk diline özel bir ilgi beslemiş Türk bilim terminolojisinin Türkleşmesi için üstün çabalarda bulunmuş; hali hazırda kullanımı kabul görmüş pek çok yabancı menşeili kelime için Türk Dil Kurumu'na önerilerde bulunmuştur.
İmkan verildiğinde ve doğru yönlendirildiğinde Türk evlatlarının neler yapabileceğini kanıtlamış, henüz 11 günlükken babasını kendisi için istediği kaderi yaşamıştır. Hayatı dolu dolu iliklerine kadar tecrübe etmiş, tüketmekten çok üretmiştir.
19 nisan 2015 yılında Amerika'nın Florida eyaletinde hayatını kaybetmiştir. Arkasında yüzlerce atıf, pek çok yetişmiş beyin ve bir çok kitap bırakmıştır. Unutulmayacak ve unutulmamasını gereken sayılı Türk bilim insanından biridir
Comments