top of page
  • Yazarın fotoğrafıDr. Sefa Keskin

Sağlık Çalışanına Şiddet İnsanlığa Şiddettir!

Güncelleme tarihi: 5 Ağu 2022



Hekimler başta olmak üzere sağlık personeline karşı şiddet vakaları, hemen her gün gündemimizde yer alan can sıkıcı bir gerçek. Sadece bir sağlık personelinin şiddete uğramasıyla sınırlı kalmayacak derecede ciddi boyutlarda ele alınması gereken söz konusu durum, her geçen gün büyümeye ve dozunu artırmaya devam ediyor. Ne acıdır ki; bu satırları yazarken bile sosyal medyada güncel birçok şiddet videosu ile karşılaşmaktayız.


Maalesef her geçen gün şiddetin günlük hayatta daha çok yer aldığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre şiddet, günümüzün önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. DSÖ, şiddeti şöyle tanımlamıştır; “kendine, bir başkasına, grup ya da topluluğa yönelik olarak ölüm, yaralama, ruhsal zedelenme ve gelişimsel bozukluğa yol açabilecek ya da neden olacak şekilde fiziksel zorlama, güç kullanımı ya da tehdidinin amaçlı olarak uygulanması” dır. Sağlık kurumlarındaki şiddet de, “hasta, hasta yakınları ya da diğer herhangi bir bireyden gelen, sağlık çalışanı için risk oluşturan; tehdit davranışı, sözel tehdit, fiziksel saldırı ve cinsel saldırıdan oluşan durum” olarak tanımlanmıştır.


Türkiye’de, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları, öteden beri var olmakla birlikte son yıllarda belirgin ölçüde artış göstermiştir. Bu yazı ile, ülkemizin sağlık ortamının önemli bir sorunu olan sağlık çalışanlarına karşı, hasta ve hasta yakınları tarafından uygulanan sözel ve fiziksel şiddete dikkat çekilmesini amaçladık.


Yıllardır konuyla ilgili yasal düzenlemenin gerekliliği dillendiriliyor ve hekimler ile bakanlık arasında toplantı yapılıyor olsa da, ne yazık ki bu konuda kayda değer bir ilerleme ortaya konulamadı. 17.04.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, bilinen adıyla “Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Yasası” da, üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, şiddetin engellenemediği ya da azaltılmadığı gibi, aksine artmasına neden oldu. Zira, yasa caydırıcı hükümlerden yoksun, zayıf bir düzenleme olarak geçti ve tabiri caizse “dağ fare doğurdu”. Yasadaki muğlak ve yetersiz ifadeler, şiddete eğilimli bireyleri caydırmaktan ziyade cesaretlendirmiş oldu.


Son dönemde yeni birtakım yasa ve düzenlemeler getirileceği konuşulsa da henüz hiçbir adım bu önlenemeyen ve gün geçtikçe büyüyen şiddeti azaltmaya dair etki göstermedi.


Uzun zamandır, bu konu her açıldığında, konuşmanın nerdeyse en başında duymaya alıştığımız klişe bir söz ortaya çıkıyor; “Doktorlar da bazen hak ediyor!"  Bu yaklaşımın konuşmanın başında dile getirilmesi, ifade(!) sahibinin bu konuyla ilgili sabit bir fikir sahibi olduğunu, sağlık çalışanlarının görüşlerini dinlemek istemediğini ve iletişim henüz başlamadan konuyu kapatmak istediğini gösteriyor. Sağlık çalışanları konuşmayı sürdürmek isterse, karşıdaki kişi hemen, kim bilir ne zaman yaşanmış sağlık çalışanlarıyla ilgili olumsuz bir anekdot ekleyiveriyor ardı sıra. Ve konu kapanıyor. Bu en hafif tabirle ilgisizliğin ve duyarsızlığın, en incitici yanı ise; bu yaklaşımın eğitimli, makam mevki sahibi hatta işi şiddeti engellemek, kamu adına mağduru savunmak ve hatta faili cezalandırmak  olması gereken üst düzey kamu görevlileri tarafından da gösteriliyor olması.



Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın da dediği gibi: " Bir doktorun, “Bu hasta da sancıları hak ediyor” dediği duyulmuş mu? “Ama doktorlar da şiddeti hak ediyor” cümlesi, suçun, kıymet bilmezliğin ta kendisidir."


Maalesef yoksulluk sınırının ve dünyadaki maaş standartlarının çok altına çalışan sağlık çalışanlarının motivasyonları; cesaretlendirilmiş cahillerce uygulanan bitmek bilmeyen şiddet, düzeltilmeyen özlük hakları,36 saat aralıksız çalışmaya varan mesai saatleri, gerçekten acil olmayan hastaların acil servisleri işgal etmesi ve "Giderlerse gitsinler." tarzı politik söylemlerle iyice düşmekte.


Son dönemde yurtdışına göç eden sağlık çalışanı sayısı ise katlanarak artmakta.


Yazıya son vermeden önce Norveç'ten bir habere bakacak olursak: Norveç'te yaşayan bir Türk ambulansı arayarak annesinin kalp krizi geçirdiğini ve hemen gelip annesini kurtarmazlarsa onları öldüreceğini söylüyor. Sağlık çalışanları can güvenlikleri olmadığı gerekçesi ile olay mahalline gitmek için polisin kendilerine eşlik etmesini beklerken kalp krizi geçiren kadın hayatını kaybediyor. Bu olay üzerine sözlü şiddet uygulamış olan hasta yakını hakkında ölüme sebebiyet vermekten dolayı dava açıldı.


Peki sizce bu durum Türkiye'de olsa nasıl olurdu?


Ülkemizde her gün yaşanan sayısız sağlıkta şiddet haberini internetten rahatlıkla bulabilirsiniz. Sayısız doktor cinayetleri, bıçak/silah vb. araçlarla dahi gerçekleştirilen fiziksel şiddetler, sözel şiddetler ve daha niceleri.


Ancak yakın bir gelecekte hastalar, devlet hastanesinde hekim bulamadığında ve basit bir tedavi için bile özel hastane patronlarına servetini dökmek zorunda kaldıklarında farkına varacaklar bu günlerdeki hatalarının.


Ancak o günlerde iş işten geçmiş olacak; çünkü bir hekimin yetişmesinin on yılları almakta olduğunu ancak o zaman anlayacaklar.


İşte tam olarak bu nedenle sağlık çalışanına şiddet insanlığa şiddettir!

21 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page